ilaclist | Senin için en şifalı ilaçları listeler

Bricanyl Expektoran 100 Ml Şurup

ilaci gonderen 12 Haziran 2010 Cumartesi by Arkadaş

Formülü:
5 ml'lik her ölçekte
Terbütalin sülfat 1.5 mg
Guifenesin (gayakol gliseril eter) 66.5 mg
Koruyucu: Sodyum benzoat
Tatlandırıcı: Sorbitol, sodyum sakarin, Alkol
Farmakolojik özellikleri:
Farmakodinamik Özellikler
Terbütalin, temel olarak β2-reseptörlerini uyararak bronşiyal düz kasların gevşemesini, endojen spazmojenlerin salg ilan masının in hibisyonunu, endojen mediyatörlerin yol açtığı ödemin inhibisyonunu, mukosiliyer klerensin artmasını ve uterus kasının gevşemesini sağlayan bir adrenerjik agonisttir.
Guaifenesin, solunum yollarındaki mukusun viskozitesini azaltarak ekspektorasyonu kolaylaştırır ve öksürmeyi rahatlatır.
Klinik araştırmalarda bronkodilatasyon etkisinin 8 saate kadar devam ettiği gösterilmiştir.

Farmakokinetik Özellikler
Terbütalin sülfat, ince barsak duvarında ve karaciğerde büyük oranda ilk geçiş metabolizmasına uğrar. Biyoyararlanımı yaklaşık %10'dur ve terbütalin aç karnına alındığında yaklaşık %15e yükselir. En yüksek terbütalin plazma konsantrasyonuna 3 saat içinde ulaşılır. Terbütalin esas olarak sülfürik asitle konjuge edilerek metabolize edilir ve sülfat konjugatı olarak atılır. Aktif metaboliti yoktur.
Endikasyonları:
Bronşiyal astım. Kronik bronşit, amfizem ve bronkospazm ile sekresyonun bulunduğu diğer akciğer hastalıkları.
Kontrendikasyonları:
Bileşiminde bulunan maddelerden herhangi birine aşırı duyarlılık.
Uyarılar/Önlemler:
Tüm ß2-agonistlerinde olduğu gibi, tirotoksikozlu hastalarda ve iskemik kalp hastalığı, taşiaritmi ya da ağir kalp yetmezliği gibi ağir kardiyovasküler hastalığı bulunanlarda dikkatli olunmalıdır.
ß2-agonistlerinin hiperglisemik etkileri nedeniyle, diyabetli hastalarda başlangıç döneminde kan şekeri daha sık aralıklarla kontrol edilmelidir.
ß2-agonist tedavisi, ağır hipokalemiye yol açabilir. Hipoksi bu riski arttırabileceğinden, özellikle ağır akut astım nöbetlerinde dikkatli olunmalıdır. Uygulanan ek tedaviler hipokalemik etkiyi güçlendirebilir (İlaçEtkileşimleri ve Diğer Etkileşimler bölümüne bakınız). Bu tür durumlarda, serum potasyum düzeyinin izlenmesi önerilir.
Taşikardi ile ilgili olan kardiyak aritmiler ve digital intoksikasyonuna bağlı gelişen taşikardilerde kullanılmamalıdır.
Aşırı ve uzun süreli kullanımı tolerans gelişmesine neden olabilir. Aşırı kullanımda paradoksik bronkokonstrüksiyon gelişebilir. Bu durumda terbutalin alımı derhal kesilmelid ir. Tokolizde kullanıldığında, aşırı hidrasyon, çoklu gebelik, okült sepsis ve altında yatan kardiyak hastalık gibi risk faktörleri ile ilişkili maternal pulmoner ödem riski mevcuttur. Bu mevcut riski azaltmak için günlük sıvı alımını 2,5-3 litre ile sınırlandırarak, sodyum alımını azaltmak ve maternal nabzı 130 atım/dakika altında tutmak gereklidir.

Gebelik ve Emzirme Döneminde Kullanım
Gebelik Kategorisi: B.
Hayvanlarda ve insanlarda herhangi bir teratojenik etki saptanmamışsa da, gebeliğin ilk üç ayında dikkatli olunması önerilir.
Terbütalin süte geçer, ancak terapötik dozlarda bebek üzerinde herhangi bir etki göstermesi beklenmez.
ß2-agonist tedavisi uygulanan annelerin prematür yenidoğan bebeklerinde geçici hipoglisemi görüldüğü bildirilmiştir.

Araç ve Makine Kullanmaya Etkisi
Bricanyl, araç ve makine ve kullanma yeteneğini etkilemez.
Yan etkiler/Advers etkiler:
Yan etkilerin şiddeti alınan doza ve uygulama yoluna bağlıdır. Tedaviye düşük dozlarla başlanması, çoğu kez yan etkileri azaltır. Bugüne kadar bildirilmiş olan tremor, başağrısı, bulantı,tonik kas krampları,taşikardi ve çarpıntı gibi yan etkilerin tümü sempatomimetik aminlere özgü etkilerdir. Bu etkilerin çoğunluğu, tedavinin ilk 1-2 haftası içinde kendiliğinden kaybolur.
Tüm ß2-agonistlerde olduğu gibi, nadiren, kardiyak aritmiler (atriyal fibrilasyon, supraventriküler taşikardi ve ekstrasistoller) bildirilmiştir
Ürtiker ve eksantem görülebilir.
Uyku bozuklukları ve ajitasyon, hiperaktivite gibi davranış bozuklukları gözlenmiştir.
Titreme sık olarak görülen, sinirlilik ve huzursuzluk nadir olarak görülen yan etkilerdir.

BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
İlaç etkileşimleri:
Beta-reseptör blokerler (göz damlaları dahil), özellikle selektif olmayanlar, 3-agonistlerin etkisini kısmen ya da tamamen ortadan kaldırabilir.
ß2-agonist tedavisi hipokalemiye neden olabilir ve ksantin türevleri, steroidler ve diüretikler hipokalemiyi şiddetlendirebilir (Uyarılar/Önlemler bölümüne bakınız).
Trisiklik antidepresanlar ve MAO inhibitörleri terbütalinin toksik etkisini artırır.
Kullanım şekli ve dozu:
Bricanyi ekspektoran şurup, astım ve bronkospazm ile sekresyonun komplikasyon olarak ortaya çıktığı diğer akciğer hastalıklarının idame tedavisinde kullanılır.
Doz, hastanın durumuna göre ayarlanmalıdır.
Erişkinler: Günde üç kez 10-15 mL (2-3 ölçek).
Çocuklar: Günde üç kez kilo başına 0.25 mL (0.075 mg terbütalin/kg).
Aşağıda verilen tablo, çocuklarda doz ayarlamasında yardımcı olarak kullanılabilir.

Vücut ağırlığı(kg) - Doz
4 - lml x 3
6 - 1.5ml x 3
8 - 2ml x 3
10 - 2.5 ml x 3
12 - 3ml x 3
14 - 3.5ml x 3
16 - 4ml x 3
18 - 4.5ml x 3
20 - 5ml x 3
24 - 6ml x 3
28 - 7ml x 3
32 - 8ml x 3
36 - 9ml x 3
40 - l0ml x 3

Yukarıda belirtilen dozlarla yeterli yanıt alınamaz ve yan etkiler çok şiddetli değilse, doz iki katına çıkarılabilir.

Doz Aşımı ve Tedavisi
Bulgu ve belirtiler: Başağrısı, anksiyete, tremor, bulantı,tonik kas krampları, çarpıntı, taşikardi ve aritmi. Bazen kan basıncında düşme görülebilir.
Laboratuvar bulguları: Bazen hiperglisemi ve laktikasidoz gelişebilir. 32-agonistler, potasyumun redistribüsyonu sonucu hipokalemiye yol açabilir.
Tedavi: Genellikle hiçbir tedavi gerekli değildir. Yüksek miktarlarda terbütalin sülfat alındığından kuşkulanılıyorsa aşağıdaki önlemlere başvurulabilir:
Mide lavajı uygulanır, aktif karbon verilir. Asit-baz dengesi, kan şekeri ve elektrolit düzeyleri kontrol edilir. Kalp hızı, kalp ritmi ve kan basıncı izlenir. Bricanyl doz aşımında tercih edilen antidot, kardiyoselektif beta-blokerlerdir. Ancak, beta-reseptör blokerleri, bronkospazm hikayesi bulunan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır. 32-agonist etkiye bağlı olarak periferik damar direnci, kan basıncında belirgin bir düşmeye neden olacak kadar azalırsa, hacim genişletici bir çözelti verilmelidir.

Vasoxen 5 Mg 28 Tablet

ilaci gonderen by Arkadaş

Formülü:
Bir tablet 5 mg nebivolol'e eşdeğer 5.45 mg nebivolol hidroklorür içerir.
Farmakolojik özellikleri:
Farmakodinamik Özellikler
Nebivolol selektif bir beta-blokördür.
Nebivolol iki enantiomerin, SRRR-nebivolol (veya d-nebivolol) ile RSSS-nebivolol (veya 1- nebivolol), bir rasematıdır. Nebivolol iki farmakolojik aktiviteyi birleştirir:
- Kompetitif ve selektif bir beta-reseptör antagonistidir: Bu etki SRRR-enantiomerine (denantiomeri) bağlıdır.
- L-arjinin/nitrik oksit yolağı ile etkileşmeye bağlı hafif bir vazodilatör etki.
Nebivololün tek ve tekrarlanan dozları, istirahatte ve egzersiz sırasında, hem normotansiflerde hem de hipertansif hastalarda, kalp atım hızı ve kan basıncını düşürür. Antihipertansif etki kronik tedavi süresince sürdürülür.
Terapötik dozlarda, nebivololün alfa-adrenerjik antagonistik etkisi yoktur.
Hipertansif hastaların nebivolol ile akut ve kronik tedavisi sırasında sistemik vasküler rezistans azalır. Kalp atım hızı azalmasına rağmen, atım hacmindeki artış nedeniyle dinlenme ve egzersiz sırasındaki kalp debisi korunur.
Sol ventriküler ejeksiyon fraksiyonunda (SVEF) bozukluk olan ya da olmayan (ortalama SVEF: %36 ± 12.3 Dağılım şu şekildedir: hastaların %56'sında %35'in altında SVEF, hastaların %25'inde %35 ile %45 arası SVEF ve hastaların %19'unda %45'in üzerinde SVEF), 70 yaş ve üzerindeki 2128 stabil kronik kalp yetersizliği hastasında gerçekleştirilen plasebo kontrollü bir mortalite-morbidite çalışmasında, standart tedavinin başında verilen nebivolol, %14'lük nispi bir risk düşüşü ile birlikte (mutlak düşüş: %4.2), ölüm ya da kardiyovasküler nedenlere (etkinlik için primer son nokta) bağlı hospitalizasyonların meydana gelme süresini anlamlı düzeyde uzatmıştır. Riskteki bu düşüş tedavinin 6. ayından sonra meydana gelmiştir ve tüm tedavi süresince devam etmiştir (ortalama süre: 18 ay). Nebivololün etkisinin, çalışma popülasyonunun yaş, cinsiyet ya da sol ventriküler ejeksiyon fraksiyonu değerlerinden bağımsız olduğu gözlenmiştir. Nebivolol ile tedavi edilen hastalarda, ani ölüm vakalarında bir düşüş gözlenmiştir (%4.1 ve %6.6, %38 oranında bağ ıl azalma).
Araştırmalar farmakolojik dozlarda nebivololün membran stabilize edici etkisinin olmadığını göstermiştir.
Sağlıklı gönüllülerde yapılan araştırmalar, nebivololü n maksimum egzersiz kapasitesi ve dayanıklılık üzerine anlamlı bir etkisi olmadığını göstermiştir.

Farmakokinetik Özellikler
Absorpsiyon: Nebivololün her iki enantiomeri de oral uygulamadan sonra hızla absorbe edilir. Nebivololün absorpsiyonu yiyeceklerden etkilenmez; nebivolol yemeklerle veya aç karnına alınabilir.
Dağılım: Plazmada, her iki nebivolol enantiomeri başlıca albumine bağlıdır. Plazma proteinlerine bağlanma SRRR-nebivolol için %98.1, RSSS-nebivolol için ise %979 dur.
Metabolizma: Nebivolol, kısmen aktif hidroksi-metabolitleri olmak üzere ileri derecede metabolize edilir. Nebivolol alisiklik ve aromatik hidroksilasyon, N-dealkilasyon ve glukuronidasyon yoluyla metabolize edilir. N-dealkilasyon ile oluşan hidroksi metabolitlerine, glukuronidasyon ile glukuron itlerine dönüşür. Nebivololün aromatik hidroksilasyon ile metabolizması CYP2D6 bağımlı genetik oksidatif polimorfizm gösterir.
Metabolizması hızlı olan kişilerde, nebivolol enantiomerlerinin eliminasyon yarı-ömürleri ortalama 10 saattir. Yavaş olanlarda ise, bunların yarı-ömürleri 3-5 kez daha uzundur. Metabolizması hızlı olan kişilerde, her iki enantiomerin hidroksimetabolitlerinin eliminasyon yarı-ömürleri ortalama 24 saattir ve metabolizması yavaş olan kişilerde bu süre iki kat daha uzundur.
Bireylerin çoğunda (metabolizması hızlı olan kişilerde) kararlı-durum plazma düzeylerine, nebivolol ile 24 saat içinde, hidroksimetabolitleri ile ise bir kaç günde ulaşılır.
Plazma konsantrasyonları 1-30 mg arasında doz- bağımlıdır. Nebivololün farmakokinetiği yaş ile etkilenmez.
İtrah: Uygulamadan bir hafta sonra, dozun %381i idrarla ve %481i feçesle atılır. İdrarla değişmemiş nebivolol atılımı dozun %0.5'inden azdır.
Endikasyonları:
Hipertansiyon
Esansiyel hipertansiyon tedavisi.
Kronik Kalp Yetersizliği
70 yaş ve üzerindeki hastalarda standart tedavilere ilave olarak stabil hafif ve orta şiddetteki kronik kalp yetersizliği tedavisi.
Kontrendikasyonları:
Vasoxen'in etken maddesine veya içindeki herhangi bir yardımcı maddeye aşırı duyarlılığı olanlar.
Karaciğer yetersizliği veya karaciğer fonksiyon bozukluğunda.
Hamilelik ve laktasyon.
Akut kalp yetersizliği, kardiyojenik şok veya IV inotropik tedavi gerektiren dekompanse kalp yetersizliği durumlarında.
İlave olarak, diğer beta blokörlerde olduğu gibi Vasoxen aşağıdaki durumlarda kontrendikedir:
- Hasta sinus sendromu, sino-atrial blok dahil.
- İkinci ve üçüncü dereceden blok (kalp pili olmadan).
- Bronkospazm ve bronşiyal astım hikayesi olanlarda.
- Tedavi edilmemiş feokromasitoma.
- Metabolik asidoz.
- Bradikardi (tedaviye başlamadan önce kalp atım hızı <5-0 60 atım/dakika).
- Hipotansiyon (sistolik kan basıncı < 90 mmHg).
- Şiddetli periferik dolaşım bozukluğu
Uyarılar/Önlemler:
Aşağıdaki uyarılar ve önlemler beta-adrenerjik antagonistlere genel olarak uygulanır.

Anestezi
Beta biokajın sürdürülmesi indüksiyon ve intübasyon sırasındaki aritmi riskini azaltır. Eğer cerrahi girişim hazırlığı sırasında beta blokaja ara verilecekse, beta-adrenerjik antagonistler en az 24 saat önce kesilmelidir.
Siklopropan, eter ve trikloretilen gibi miyokard depresyonuna neden olan bazı anestezikler kullanılırken dikkatli olunmalıdır. İntravenöz atropin uygulamasına bağlı vagal reaksiyonlara karşı hasta korunabilir.

Kardiyovasküler
Genel olarak, beta-adrenerjik antagonistler tedavi edilmemiş konjestif kalp yetersizliği olan hastalarda, durumları stabilize oluncaya kadar kullanılmamalıdır.
İskemik kalp hastalığı olan hastalarda, beta-adrenerjik antagonist tedavisi yavaş yavaş (örn. 1-2 haftadan uzun) kesilmelidir. Gerekirse, anjina pektoris alevlenmelerini önlemek amacıyla başka bir tedavi eş zamanlı olarak başlamalıdır.
Beta-adrenerjik antagonistler bradikardiye yol açabilirler: Eğer nabız hızı istirahatte 50-55 atım/dakika'nın altına düşerse ve/veya hasta bradikardi izlenimi veren semptomlar yaşarsa dozaj azaltılmalıdır.
Beta-antagonistler aşağıdaki durumlarda dikkatli kullanılmalıdırlar:
- Periferik dolaşım bozukluğu (Raynaud hastalığı veya sendromu, intermittent klodikasyon) olan hastalarda bu bozuklukların artmasına neden olabileceklerinden;
- Birinci dereceden kalp bloğu olan hastalarda, beta-blokörlerin ileti zamanı üzerindeki negatif etkisinden dolayı;
- Alfa reseptör aracılıklı koroner arter vazokonstriksiyonu baskısız kalacağından Prinzmetal anjinası olan hastalarda: Beta-ad renerjik antagonistler anjina nöbetlerinin sayısını artırabilir ve süresini uzatabilirler.

Nebivololün genellikle, fenilalkilamin türevi kalsiyum kanal blokörü verapamil ve benzotiyazepin türevi kalsiyum kanal blokörü diltiazem, sınıf 1 anti-aritmik ilaçlar ve santral etkili antihipertansif ilaçlarla kombine olarak kullanılması önerilmemektedir.

Metabolik/Endokrinolojik
Vasoxen diyabetik hastalarda glukoz düzeylerini etkilemez. Ancak, nebivolol hipogliseminin bazı semptomlarını (taşikardi, palpitasyon) maskeleyebileceğinden, şeker hastalarında dikkatli olunmalıdır.
Beta-adrenerjik antagonistler hipertiroid izmde taşikardik semptomları maskeleyebilir. İlacın ani kesilmesi semptomları şiddetlendirebilir.

Solunum
Kronik obstrüktif pulmoner bozu kluğu olan hastalarda, havayollarındaki konstriksiyon şiddetlenebileceğinden beta-adrenerjik antagonistler dikkatli kullanılmalıdır.

Diğer
Geçmişinde psoriazis hikayesi olan hastalarda, beta-adrenerjik antagonistleri hastaların durumları dikkatlice değerlendirildikten sonra kullanmalıdırlar.
Beta-adrenerjik antagonistler, alerjenlere duyarlılığı ve anaflaktik reaksiyonların şiddetini artırabilir.
Nebivolol ile kronik kalp yetersizliği tedavisine başlanması, hastaların düzenli olarak gözlem altında tutulmasını gerektirmektedir. İlaçla tedaviye başlandıktan sonra tedavi aniden sonlandırılmamalıdır.

Hamilelikte ve Laktasyonda Kullanımı
Hamilelik kategorisi: D.
Vasoxen kullanımının insan gebeliğinde potansiyel zararlarını saptamak için yeterli veri yoktur. Araştırmalar, farmakolojik özelliklerinden kaynaklananlar dışında herhangi bir zararlı etki belirtisi göstermemiştir. Beta-blokörler plasental perfüzyonun azalmasına, intrauterin fetal ölüm ve immatür ve prematür doğuma yol açabilir. Ayrıca, fetüs ve yeni doğanda advers etkiler (hipoglisemi ve bradikardi) ortaya çıkabilir. Yeni doğanların postnatal döneminde kardiyak ve pulmoner komplikasyonlarda artma riski de vardır. Dolayısıyla, Vasoxen gebelikte kullanılmamalıdır.
Nebivololün insan sütüne geçip geçmediği bilinmediğinden, emziren annelerde Vasoxen'in kullanımı kontrendikedir.

Araç ve Makina Kullanımına Etkisi
Vasoxen'in araç kullanma üzerine etkileri ile ilgili bir çalışma yoktur. Farmakodinamik çalışmalar Vasoxen'in psikomotor fonksiyonu etkilemediğini göstermiştir. Araç veya makina kullanırken bazen baş dönmesi ve yorgunluk hissinin oluşabileceği dikkate alınmalıdır ve hastalar uyarılmalıdır.
Yan etkiler/Advers etkiler:
Hipertansiyon ve kronik kalp yetersizliği için yan etkileri, geçmişteki hastalıkların farklılığından dolayı ayrı ayrı listelenmiştir:
Hipertansiyon
- En sık görülen yan etkiler; başağrısı, başdönmesi, parestezi, dispne, konstipasyon, bulantı, diyare, yorgunluk, ödem
- Nadir görülen diğer yan etkiler; kabuslar, görme bozuklukları, bradikardi, kalp yetersizliği, AV ileti yavaşlaması/AV blok, hipotansiyon, intermittent klaudikasyon (artma), bronkospazm, dispepsi, gaz, pruritus, kusma, deri döküntüsü, impotens, depresyon

Bu istenmeyen etkiler bazı beta-adrenerjik antagonistler için de bildirilmiştir:
Halüsinasyonlar, psikozlar, konfüzyon, soğ uk/siyanotik ekstremiteler, Raynaud fenomeni, göz kuruluğu, ve praktolol-tipi okülo-mukokütanöz toksisite.

Kronik kalp yetersizliği
Kronik kalp yetersizliği hastalarında görülen yan etkilerle ilgili veriler, nebivolol kullanan 1067 hasta ve plasebo kullanan 1061 hastanın yer aldığı bir plasebo-kontrollü klinik çalışmadan elde edilmiştir. Bu çalışmada, 449 nebivolol kullanan hasta (%42.1) ile 334 plasebo kullanan hastanın (%31.5) ile kıyaslandığı yan etkiler rapor edilmiştir. Nebivolol kullanan hastalarda en sık rapor edilen yan etkiler hastaların yaklaşık %1linde görülen bradikardi ve baş dönmesidir. Plasebo kullanan hastalarda bu yan etkilerin görülme sıklığı sırasıyla %2 ve %7'dir.
Kronik kalp yetersizliği tedavisinde özel olarak anlamlı kabul edilen advers reaksiyon lar için (ilaçla muhtemelen bağlantılı) aşağıdaki insidanslar bildirilmiştir:
- Plasebo alan hastalarının %5.2'sine kıyasla, nebivolol hastalarının %5.8'inde kalp yetersizliği şiddetlenmiştir.
- Plasebo alan hastalarının %1.O'ına kıyasla, nebivolol hastalarının %2.l'inde postüral hipotansiyon bildirilmiştir.
- Plasebo alan hastalarının %O.8'ine kıyasla, nebivolol hastalarının %1.6sında ilaca karşı intolerans gelişmiştir.
- Plasebo alan hastalarının %O.9'una kıyasla, nebivolol hastalarının %1.4'ünde birinci derece atriyoventriküler blok gelişmiştir.
- Plasebo alan hastalarının %O.2sine kıyasla, nebivolol hastalarının %1.O'ında alt
ekstremite ödemi bildirilmiştir.

BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRDÜÜNÜZDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
İlaç etkileşimleri:
Farmakodinamik etkileşimler
Aşağıdaki etkileşimler beta-adrenerjik antagonistler ile genellikle rastlanan etkileşimlerdir:
Birlikte kullanılması önerilmeyen kombinasyonlar
Sınıf 1 anti-aritmikler (kinidin, hidrokinidin, sibenzolin, flekainid, disopiramid, lidokain, meksiletin, propafenon): Atriyoventriküler iletim süresi üzerindeki etki şiddetlenebilir ve negatif inotropik etki artabilir. Fenilalkilamin türevi kalsiyum kanal blokörü verapamil ve benzotiyazepin türevi kalsiyum kanal blokörü diltiazem: Kontraktilite ve atriyoventriküler iletim üzerinde olumsuz etki. 3-blokör tedavisi gören hastalarda gerçekleştirilen intravenöz verapamil uygulaması şiddetli hipotansiyona ve atriyoventriküler blok gelişimine neden olabilir.
Santral etkili antihipertansifler (klonidin, guanfasin, moksonidin, metildopa, rilmenidin):
Merkezi etkili antihipertansif ilaçların eşzamanlı kullanımı, merkezi sempatik tonusta meydana gelecek bir azalma ile kalp yetersizliğini şiddetlendirebilir (kalp hızının ve kalp debisinin azalması, vazod ilatasyon). İlacın aniden kesilmesi, özellikle de beta-blokör tedavisinin kesilmesinden önce gerçekleştiriliyorsa ‘rebound hipertansiyon'T riskini arttırabilir.
Birlikte uygulanması dikkat gerektiren kombinasyonlar
Sınıf 111 anti-aritmik ilaçlar (Amiodaron): Atriyoventriküler iletim süresi üzerindeki etki şiddetlenebilir.
Anestezikler—uçucu halojenler: Beta-adrenerjik antagonistlerin anesteziklerle birlikte kullanılması refleks taşikardi ve hipotansiyon riskini artırır. Genel bir kural olarak, betablokör tedavisini aniden kesmekten kaçınınız. Hastanın Vasoxen kullandığı anesteziste bildirilmelidir.
İnsülin ve oral antidiyabetik ilaçlar: Nebivololün glukoz düzeyini etkilememesine rağmen, eş zamanlı kullanım belirli hipoglisemi semptomlarını gizleyebilir (çarpıntı, taşikardi).

Birlikte kullanılabilecek kombinasyonlar
Dijitalis glikozitleri: Eş zamanlı kullanımı atriyoventriküler iletim süresini artırabilir. Nebivolol ile gerçekleştirilen klinik çalışmalar, etkileşime dair herhangi klinik bir kanıt ortaya koymamıştır. Nebivolol digoksinin kinetiğini etkilemez.
Dihidropirid in tipi kalsiyum antagonistleri (amlidopin, felodipin, lasidipin, nifedipin, nikardipin, nimodipin, nitrendipin): Eşzamanlı kullanım hipotansiyon riskini artırabilir ve kalp yetersizliği olan hastalarda ventriküler pompa fonksiyonunun daha da kötüleşme riskindeki artış da göz ardı edilemez.
Antipsikotikler, antidepresanlar (trisiklikler, barbitüratlar ve fenotiazinler):
Eşzamanlı kullanım beta-blokörlerin hipotansif etkisini arttırabilir (ilave etki).
Non-steroidal antiinflamatuvar ilaçlar (NSAII): Nebivololün kan basıncını düşürücü etkisi üzerinde herhangi bir etkisi yoktur.
Sempatomimetik ajanlar: Eşzamanlı kullanım, beta-adrenerjik antagonistlerin etkisini yok edebilir. Beta-adrenerjik ajanlar, hem alfa- hem de beta-adrenerjik etkileri olan sempatomimetik ajanların alfa-ad renerjik aktivitesinin engellenmeden ortaya çıkmasına yol açabilir (hipertansiyon, şiddetli bradikardi ve kalp bloğu riski).

Farmakokinetik etkileşimler
Nebivololün metabolizmasında CYP2D6 izoenzimi rol oynadığı için, bu enzimi inhibe edici maddelerle, özellikle de paroksetin, fluoksetin, tioridazin ve kinidin ile eşzamanlı kullanım, artmış aşırı bradikardi ve advers olay riskini de beraberinde getiren yükselmiş plazma nebivolol düzeylerine yol açabilir.

Birlikte simetidin uygulaması nebivololün klinik etkilerini değiştirmeksizin kan düzeylerini artırmıştır. Birlikte ranitidin uygulaması nebivolol farmakokinetiğini etkilememiştir. Nebivololün yemeklerle, antasitlerin de yemekler arasında alınması koşuluyla iki uygulama beraber reçetelendirilebilir.

Nebivololün nikardipin ile kombinasyonu, klinik etkilerini değiştirmeden, her iki ilacın plazma düzeylerini hafifçe artırmıştır. Birlikte alkol, furosemid veya hid roklorotiyazid uyg ulaması nebivololün farmakokinetiğini etkilememiştir. Nebivolol varfarinin farmakokinetiğini ve farmakodinamiğini etkilemez.
Kullanım şekli ve dozu:
Hipertansiyon
Erişkinler
Doz günde bir tablet (5 mg) tir. Tercihen her zaman günün aynı saatinde alınmalıdır.
Tabletler yemeklerle birlikte alınabilir.
Kan basıncını düşürücü etkisi tedavinin 1-2 haftasından sonra belirgin hale gelir. Bazen, optimal etkiye ancak 4 hafta sonra erişilebilir.
Diğer antihipertansiflerle kombinasyonu
Beta-blokörler tek başlarına veya diğer antihipertansiflerle birlikte kullanılabilirler. Bugüne kadar, additif bir antihipertansif etki Vasoxen 5 mg, hidroklorotiyazid 12.5-25 mg ile kombine edildiğinde gözlenmiştir.

Renal yetersizliği olan hastalar
Böbrek yetersizliği olan hastalarda önerilen başlangıç dozu günde 2.5 mg'dır. Gerektiğinde, günlük doz 5 mg'a artırılabilir.

Karaciğer yetersizliği olan hastalar
Karaciğer yetersizliği olan veya karaciğer fonksiyonu bozuk hastalardaki veriler kısıtlıdır. Dolayısıyla bu hastalarda Vasoxen kullanımı kontrendikedir.

Yaşlılar
65 yaşın üzerindeki hastalar için önerilen başlangıç dozu günde 2.5 mg'dır. Gerekirse, günlük doz 5 mga artırılabilir. Ancak, 75 yaşın üzerindeki hastalarda deneyim sınırlı olduğundan, dikkatli olunmalı ve hastalar yakından izlenmelidir.

Çocuklar ve Adolesanlar
Çocuklar ve adolesanlar üzerinde herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Dolayısıyla, çocuklarda ve adolesanlarda kullanımı önerilmemektedir.

Kronik kalp yetersizliği
Stabil kronik kalp yetersizliği tedavisi, dozun dereceli titrasyonu ile başlar ve en uygun bireysel idame dozuna ulaşılıncaya kadar devam edilir.
Hastalarda, son 6 hafta içerisinde akut yetersizlik yaşamaksızın stabil kronik kalp yetersizliği olması gereklidir.
Diüretikler ve/veya digoksin ve/veya ADE inhibitörleri ve/veya anjiyotensin II antagonistleri gibi kardiyovasküler ilaç tedavisi gören bu hastalarda, Vasoxen ile tedaviye başlamadan önceki iki hafta boyunca bu ilaç dozlarının stabilize edilmesi gerekmektedir.
Başlangıç titrasyonu, hasta toleransına bağlı olarak aşağıdaki basamaklara göre 1-2 haftalık aralıklarla yapılmalıdır:
Günde bir kez alınan 1.25 mg nebivolol önce günde bir kez 2.5 mg'a, sonra günde bir kez 5 mg'a ve daha sonra günde bir kez 10 mga yükseltilir. Maksimum tavsiye edilen doz günde bir kere 10 mg nebivololdür.
Hastanın klinik durumunun stabil kalmasını sağlamak için (özellikle kan basıncı, kalp hızı, iletim bozuklukları ve kalp yetersizliğinin kötüleşmesine dair gözlenecek belirtiler açısından), tedavinin başlatılması ve sonraki doz artışları en az 2 saatlik bir süreçte izlenmelidir.
Advers olay oluşumu, tüm hastaların önerilen maksimum doz ile tedavi edilmesini önleyebilir. Gerekli olduğu takdirde, ulaşılan doz kademeli olarak da azaltılabilir ve uygun şekilde yeniden uygulanabilir.
Titrasyon fazı sırasında kalp yetersizliğinin kötüleşmesi ya da intolerans gelişmesi durumunda, ilk olarak nebivolol dozunun azaltılması ya da gerekli olduğu takdirde, tedavinin hemen kesilmesi önerilmektedir (şiddetli hipotansiyon, akut pulmoner ödem ile birlikte kalp yetersizliğinin kötüleşmesi, kardiyojenik şok, semptomatik bradikardi ya da AV blok).
Stabil kronik kalp yetersizliğinin nebivolol ile tedavisi genellikle uzun dönemli bir tedavidir.
Nebivolol tedavisinin aniden kesilmemesi önerilmektedir. Bu, kalp yetersizliğinde geçici bir şiddetlenmeye neden olabilir. Eğer tedavinin sonlandırılması gerekli ise, doz haftalık olarak yarıya indirilmek suretiyle kademeli olarak azaltılmalıdır

Böbrek yetersizliği olan hastalar
Hafif-orta şiddetteki böbrek yetersizliğinde maksimum tolere edilebilir doz düzenlemesi yapıldıktan sonra doz ayarlamasına gerek yoktur. Şiddetli böbrek yetersizliği olan hastalarda (serum kreatinin 250 iJmol/L), bu ilacın kullanımına dair herhangi bir deneyim mevcut değildir. Bu nedenle, bu hastalarda nebivolol kullanımı önerilmemektedir.

Karaciğer yetersizliği olan hastalar
Karaciğer yetersizliği olan hastalardaki veriler kısıtlıdır. Bu nedenle, bu hastalarda Vasoxen kullanımı kontrendikedir.

Yaşlılar
Maksimum tolere edilebilir doz ayarlandıktan sonra doz ayarlamasına gerek yoktur.

Çocuklar ve adolesanlar
Çocuklar ve adolesanlarda herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Dolayısıyla, çocuklarda ve adolesanlarda kullanımı önerilmemektedir.

İlaç Kullanımı İle İlgili Öneriler
İlacınızı her gün, tercihen yaklaşık aynı saatte almanız önemlidir.
Vasoxen'i yemeklerden önce, sırasında veya sonra alabileceğiniz gibi yemeklere tabi olmadan da alabilirsiniz. En iyisi bir miktar su veya başka bir sıvıyla birlikte alınmasıdır.
Eğer ilacınızı almayı unuttuysanız, ertesi gün aynı saatte almaya devam edin ve unuttuğunuz dozu atlayın. Ancak bir kez daha atlamaktan kaçınınız.

Doz Aşımı ve Tedavisi
Vasoxen'in doz aşımına ilişkin veri yoktur.

Semptomlar
Beta-biokörlerle görülen doz aşımına ilişkin semptomlar şunlardır: Bradikardi, hipotansiyon, bronkospazm ve akut kalp yetersizliğidir.

Tedavi
Doz aşımı veya aşırı duyarlılık durumunda, hasta yakın takibe alınmalı ve yoğun bakım ünitesinde tedavi edilmelidir. Kan glukoz düzeyleri kontrol edilmelidir. Gastrointestinal kanalda hala bulunabilecek herhangi bir ilaç kalıntısının emilimi gastrik lavajla önlenmeli ve aktive edilmiş kömür ve bir laksatif uygulanmalıdır. Suni solunum gerekli olabilir. Bradikardi veya aşırı vagal reaksiyonlar atropin veya metilatropin uygulanarak tedavi edilmelidir. Hipotansiyon ve şok plazma/plazma substituentleri ve gerekli ise, katekolaminlerle tedavi edilmelidir. Beta-bloke edici etki, yavaş intravenöz uygulama şeklinde izoprenalin ile yaklaşık 5 mg/dakika dozunda başlanarak veya dobutamin ile 2.5 mg/dakika dozu ile başlanarak kaldırılabilir. Refraktör olgularda izoprenalin, dopamin ile kombine edilebilir. Eğer bu da arzu edilen etkiyi oluşturamazsa intravenöz 50-100 mg/kg glukagon uygulaması düşünülebilir. Gerekirse, bir saat içinde tekrarlanmalı, ve bunu gerekirse 70 mg/kg/saat dozunda IV glukagon infüzyonu izlemelidir. Tedaviye-dirençli bradikardilerin ekstrem olgularında bir pacemaker takılabilir.

Veniba 75 Mg Xr Uzaltılmış Salımlı 28 Sert Kapsül

ilaci gonderen by Arkadaş

Formülü:
Venlafaxine HCI - 75 mg
Farmakolojik özellikleri:
Endikasyonları:
Selektif noradrenerjik-serotonerjik reuptake inhibitörüdür. Her türlü depresyon tedavisi, depresyonun nüksünün ve yeni epizodlarının engellenmesi, depresyona eşlik eden anksiyete tedavisi, yaygın anksiyete bozukluğu, agorafobin veya agorafobisiz panik bozukluğu tedavisi ile sosyal fobi tedavisinde endikedir.
Kontrendikasyonları:
Uyarılar/Önlemler:
Epileptik kasılma görülen hastalarda dikkatle kullanılmalıdır. Özellikle tedavinin başlangıcında ve doz değişikliklerinde olmak üzere hastalar olası kötüleşme ve intihara yatkınlık bakımından izlenmelidir. Doz aşımı riskini azaltmak için tedaviye küçük dozlarla başlanmalıdır. Tanısı konmuş veya şüpheli konjenital uzamış QT sendromu veya torsades de pointes hastalığı olanlarda kullanılmamalıdır. Gebelik kategorisi C'dir. Gebelerde potansiyel yarar/zarar oranı değerlendirilmelidir. Anne sütüne geçebilir. Emziren annelerde kullanılmamalı veya kullanılması zorunlu ise emzirilmemelidir. 18 yaşın altındaki çocuklarda kullanılmamalıdır. Renal ve hepatik yetmezliği olanlarda dikkatle kullanılmalıdır. Oluşabilecek uyuşukluk nedeniyle araç kullanan hastalar uyarılmalıdır. Alkolle birlikte kullanılmamalıdır. Tedavi aniden kesilmemeli, kademeli olarak azaltılarak 2 haftalık periyoda kesilmelidir.
Yan etkiler/Advers etkiler:
Baş dönmesi, ağız kuruluğu, uykusuzluk, sinirlilik, anoreksi, konstipasyon, bulantı, gastrointestinal şikayetler ve terleme gibi yan etkiler görülebilir.
İlaç etkileşimleri:
MAO inhibitörleriyle birlikte kullanılmamalıdır. MAO inhibitörleri kullanan hastalarda MAO inhibitörünün kesilmesinden 14 gün sonra başlanabilir. Eğer MAO inhibitörlerine geçilecekse, başlamadan 7 gün önce venlafaksin kesilmelidir.
Kullanım şekli ve dozu:
Her türlü depresyon tedavisi, depresyonun nüksünün ve yeni epizodlarının engellenmesi, depresyona eşlik eden anksiyete tedavisi, yaygın anksiyete bozukluğu ve sosyal fobi tedavisinde günde 1x75 mg kullanılır. Gerekirse 2 hafta sonra günlük doz 2x75 mg'a veya 1x150 mg'a yükseltilebilir. Gerekli durumlarda günlük doz 1x375 mg'a kadar yükseltilebilir. Panik bozukluğu tedavisinde başlangıçta ilk 4-7 gün içerisinde günde 1x37.5 mg ile başlanmalı ve daha sonra günde 1x75 mg ile devam edilmelidir. Gerekli durumlarda günlük doz 1x225 mg'a kadar yükseltilebilir. Doz artışları 2 haftalık veya daha fazla aralıklarla yapılmalıdır. Renal ve hepatik yetmezliği olanlarda düşük doz uygulanmalıdır. Glomerüler filtrasyon hızı 10-71 ml/dak. olanlardan günlük doz %25-50 oranında ve hafif ile orta dereceli hepatik yetmezlikği olanlarda %50 oranında azaltılmalıdır. Preparat yemeklerle birlikte kullanılmalıdır.

Diprospan 1 Ml Ampul

ilaci gonderen by Arkadaş

Formülü:
Her ml'de,
Betametazon dipropiyonat (5.0 mg betametazona eşdeğer) 6.43 mg
Betametazon sodyum fosfat (2.0 mg betametazona eşdeğer) 2.63 mg
Polisorbat 80 0.50 mg
Sodyum karboksimetilselüloz 5.00 mg
Polietilen giikol 20.00 mg
Sodyum fosfat, dibazik susuz 2.00 mg
Sodyum klorür 5.00 mg
Enjeksiyonluk su q.s.

Koruyucu maddeler
Benzil alkol 9.00 mg
Propiiparaben 0.20 mg
Metilparaben 1.30 mg
Antioksidan
Disodyum edetat 0.10 mg
Farmakolojik özellikleri:
Diprospan, antienflamatuvar, antiromatizmal ve antialerjik etkileri olan betametazonun, yüksek oranda çözünen ve çok az çözünen iki ester bileşiğinin su bazındaki steril süspansiyonudur. Betametazonun iyi çözünen esteri olan betametazon sodyum fosfat, enjeksiyondan sonra hızla emilir ve etkisini hemen gösterir. Suda çok az çözünen betametazon dipropiyonat ise enjeksiyon yerinden çok yavaş emilir ve uzun süre etkisini göstererek semptomları kontrol eder.
Endikasyonları:
Diprospan steril süspansiyon, kortikosteroidlere yanıt veren aşağıdaki akut ve kronik hastalıklarda endikedir.
Lokomotor ve Yumuşak Doku Hastalıkları: Romatoid artrit, osteoartrit, bursit, ankilozan spondilit, epikondilit, radikülit, koksid ini, tortikolis, siyatik, lumbago, gangliyon kisti, eksoztoz, fasiit.
Alerjik Hastalıklar: Kronik bronşiyal astım (status asthmaticus tedavisi dahil), saman nezlesi, anjiyonörotik ödem, alerjik bronşit, mevsimsel ya da kronik alerjik rinit, ilaç alerjileri, serum hastalığı, böcek ısırmaları.
Dermatolojik Hastalıklar: Atopik dermatit (numüler ekzema), nörodermatit (lokalize liken simpleks), necrobiosis lipoidica diabeticoru m, alopesi areata, diskoid lupus eritematosus, psoriasis, keloidler, pemfigus, herpetiform dermatit, ürtiker, hipertrofik liken planus, kontakt dermatit, ağır güneş yanığı, kistik akne.
Kolajen Doku Hastalıkları: Disemine lupus eritematosus, skleroderma, dermatomiyozit, poliarteritis nodosa.
Neoplastik Hastalıklar: Erişkinlerde lösemi ve lenfomaların paliyatif tedavisi, çocuklarda akut lösemi.
Diğerleri: Adrenogenital sendrom, ülseratif kolit, segmenter ileit, spru, podiyatrik hastalıklar (heloma durum altında görülen bursit, halluks rigidus, digiti quinti varus), subkonjunktival enjeksiyon gerektiren hastalıklar, kortikosteroidlere yanıt veren kan diskrazileri, nefrit ve nefrotik sendrom.
Primer ya da sekonder adrenokortikal yetmezlik tedavisinde kullanılabilirse de, mineralokortikoidlerin de tedaviye eklenmesi gerekir.
Kontrendikasyonları:
Diprospan süspansiyon, diğer kortikosteroidlerde olduğu gibi, sistemik mantar hastalığı olanlarda, betametazon dipropiyonat, betametazon sodyum fosfat, diğer kortikosteroid ler ya da Diprospan'ın içindeki diğer maddelere aşırı duyarlı olan kişilerde kontrendikedir.
Uyarılar/Önlemler:
DIPROSPAN SÜSPANSİYON, İNTRAVENÖZ YA DA SUBKUTAN YOLDAN KULLANILMAZ.

Diprospan süspansiyon, mutlaka aseptik koşullarda uygulanmalıdır. Hastalığın hafiflediği ya da şiddetlendiği durumlarda, tedaviden alınan yanıta göre, ciddi enfeksiyon, ameliyat ya da yaralanma gibi hastanın stres eşiğinin düştüğü durumlarda doz ayarlaması gerekli olabilir. Uzun süreli ya da yüksek doz kortikosteroid tedavisinden sonra ilaç kesildiğinde, hastanın yaklaşık bir yıl yakından izlenmesi gerekir. Kortikosteroid tedavisi birden kesildiğinde, ilaca bağlı sekonder adrenokortikal yetmezlik görülebilir. Riski en aza indirmek amacıyla doz yavaş yavaş azaltılmalıdır. Tedavide, hastalığı kontrol altına almak için gerekli en düşük doz uygulanmalıdır. Dozun azaltılması eğer mümkünse, yavaş yavaş yapılmalıdır.

Diprospan süspansiyonun bileşimindeki betametazon esterlerinden betametazon sodyu m fosfat, enjeksiyon yerinden hızla emilir ve etkisini hemen gösterir. Hekim, preparatın yüksek çözünürlüğe sahip betametazon bileşiğinin bu özelliğini dikkate almalıdır. Hipotiroidizmi ya da sirozu olan hastalarda ilacın etkisi daha yüksektir.
Kortikosteroidler, oküler herpes simpleksi olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
Kortikosteroidler, mevcut emosyonel bozuklu kları (labiliteleri) ya da psikotik eğilimleri şiddetlendirebilir.

Hipoprotrombinemisi olan hastalarda asetil salisilik asit ile birlikte kortikosteroid kullanılacak ise dikkatli olunmalıdır. Perforasyon riski olan nonspesifik ülseratif kolit, apse ya da başka bir piyojen enfeksiyon, divertikülit, yeni intestinal anastomoz, aktif ya da latent peptik ülser, böbrek yetmezliği, hipertansiyon, osteoporoz ya da miyastenia gravisi olan hastalarda kortikosteroid kullanılırken dikkatli olunmalıdır.

Glukokortikosteroidlerin komplikasyonları, doz ve tedavi süresiyle yakından ilgili olduğundan, her hastada risk/yarar değerlendirmesinin yapılması uygundur.

Kortikosteroidler, enfeksiyon bulgularını maskeleyebilir. Uzun süreli kortikosteroid tedavileri, posteriyor subkapsüler katarakt ya da göz sinirinin de zedelendiği glokoma neden olabilir ya da mantar ve virüslere bağlı oküler enfeksiyonları kolaylaştırabilir.

Çok yüksek dozlarda kullanılmadıkça, sentetik kortikosteroid türevleri ender olarak hipertansiyona, tuz ve sıvı retansiyonuna ya da potasyum kaybına neden olur.

Kortikosteroid tedavisi altındaki hastalara çiçek aşısı yapılması sakıncalıdır. Diğer bağ ışıklama uygulamaları da, özellikle yüksek doz kortikosteroid kullanan hastalar için uygun değildir.

Hızlı yayılan ve yaygın tüberkülozda uygun bir antitüberküloz tedaviye ek olarak kullanılması dışında aktif tüberkülozda kullanımı kısıtlıdır. Latent tüberkülozu olan hastalarda kortikosteroid kullanılması gerekli ise hasta kontrol altında tutulmalı ve uzun süreli tedavilerde kemoprofilaksi yapılmalıdır.

Bebek ve çocuklarda uzun süreli kortikosteroid tedavisi yapılacaksa, büyüme ve gelişme yakından izlenmelidir.

Kortikosteroidler, sperm sayısını ve hareketliliğini değiştirebilir.

Ender de olsa, parenteral kortikosteroid uygulamalarında anafilaksi benzeri reaksiyonlar görülebildiğinden, özellikle özgeçmişinde ilaç alerjisi olan hastalarda gerekli önlemler alındıktan sonra kullanılmalıdır.

Uzun süreli kortikosteroid tedavilerinde, parenteral uygulamadan oral uygulamaya geçilmek isteniyorsa, risk/yarar değerlendirilmesi yapılmalıdır.

Eklem içi uygulamalar, lokal etkilerin yanında sistemik etkilere de neden olabilir. Bu durum, özellikle ek olarak oral ya da parenteral kortikosteroid verilen hastalarda söz konusudur.

Septik bir hastalık olasılığını dışlamak amacıyla eklem dikkatle muayene edilmelidir. Enfekte olmuş bir ekleme lokal olarak kortikosteroid enjeksiyonu yapmaktan kaçınılmalıdır. Septik artritin göstergesi olan ağrının ve bölgesel şişkinliğin artması, eklem hareketliliğinin daha da kısıtlanması, ateş ve kırgınlık saptandığında, uygun bir antimikrobik tedaviye başlanmalıdır.

Kortikosteroidler zayıf eklemlere, enfekte bölgelere ya da intervertebral boşluklara enjekte edilmemelidir. Osteoartritli eklemlere sürekli yapılan enjeksiyonlar, eklemlerin dejenarasyonunu arttırabilir. Kortikosteroidleri doğrudan tendon içine enjekte etmekten kaçınılmalıdır. Eklem içi kortikosteroid uygulamasından sonra, hasta semptomların hafiflediği eklemini aşırı kullanmaması için uyarılmalıdır.

İntramüsküler kortikosteroid enjeksiyonları, lokal doku atrofisini önlemek amacıyla büyük kas kitlelerinin içine derin olarak yapılmalıdır. Yumuşak doku ya da lezyon içine yapılan kortikosteroid enjeksiyonları, lokal etkilerin yanında sistemik etkilere de neden olabilir.

Gebelik ve Laktasyonda Kullanım
Gebelerde tıbbi zorunluluk dışında kullanılmamalıdır. Emziren annelerde ve çocuk doğurma çağındaki kadınlarda, yine risk/yarar değerlendirmesi yapılarak kullanılmalıdır. Gebeliği sırasında yüksek dozlarda kortikosteroid kullan mış annelerin bebekleri, hipoadrenalizm açısından değerlendirilmelidir.

Araç ve Makine Kullanmaya Etkisi
Diprospan, araç ve makine kullanma yeteneğini etkilemez.
Yan etkiler/Advers etkiler:
Diprospan süspansiyonun yan etkileri genellikle tedavinin kesilmesini gerektirmez ve dozun azaltılmasıyla kontrol altına alınabilir. Diprospan süspansiyonun kullanımında yan etkiler genellikle ender olarak ortaya çıkıyorsa da, kortikosteroidlerin bilinen sıvı ve elektrolit dengesi ile ilgili, lokomotor, gastrointestinal, dermatolojik, nörolojik, endokrin, oftalmik, metabolik ve psikiyatrik yan etkilerin dikkate alınması gerekir. Yan etkiler, doz ve tedavi süresi ile yakından ilgilidir.

Parenteral kortikosteroid kullanımı sırasında görülebilen yan etkiler şunlardır:
Sıvı-elektrolit denge bozuklukları: Hipopotasemi, hipopotasemiye bağlı alkaloz, sıvı retansiyonu sonucu arteriyel hipertansiyon ve konjestif kalp yetmezliğinde şiddetlenme.
Endokrin ve metabolik yan etkiler: İyatrojenik Cushing sendromu, bazı hastalarda ACTH sekresyonunda azalma, kortikosürrenal atrofi, bebeklerde büyümenin yavaşlaması, glukoz toleransında geriye dönüşümlü azalma, latent diyabetin manifest hale gelmesi, bazı hastalarda menstruasyon bozuklukları.
Lokomotor sistemle ilgili yan etkiler: Kas atrofisi, kaslarda geriye dönüşümlü zayıflama, osteoporoz, vertebralarda özellikle çökme tarzında patolojik fraktürler, femur başında aseptik osteonekroz.
Sindirim sistemiyle ilgili yan etkiler: Gastroduodenal ülser, hemorajik ülser, ülser perforasyonu, akut ülserasyon, özellikle çocuklarda akut pankreatit görülebilir.
Deriyle ilgili yan etkiler: Bölgesel deri atrofisi, sikatris dokusunun oluşumunda gecikme, purpura, ekimoz, özellikle sırtta akne, hipertrikoz.
Nöropsişik yan etkiler: Öfori ve uyku bozukluklarıyla birlikte aşırı eksitasyon sık görülür. Daha ender olarak manik ataklar, konfüzyon ve konvülziyon görülür. Tedavinin kesilmesinden sonra depresyon gelişebilir.
Oftalmolojik yan etkiler: Glokom ve kataraktın belirli formları görülebilir.
Lokal yan etkiler: Uygulama yerine bağlı olarak, septik artrit ve eklem enfeksiyonu, peridurit ve menenjit, septik bursit ve apse görülebilir. İntramüsküler uygulamalarda, lokal kas dokusu, deri ve deri altında atrofi, tendon yırtılması riskinde artış görülebilir.

BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
İlaç etkileşimleri:
Fenobarbital, rifampin, fenitoin ya da efedrin kortikosteroidlerle birlikte kullanıldığında kortikosteroidlerin metabolizmasını hızlandırdıklarından etkilerini azaltabilir. Kortikosteroid ile birlikte östrojen alan hastalarda, aşırı bir kortikosteroid etkisi ortaya çıkabilir.

Kortikosteroidler, potasyum kaybına neden olan diüretiklerle birlikte kullanıldığında hipopotasemi ortaya çıkabilir. Kalp glikozidleri ile birlikte kullanıldıklarında, hipopotasemiye bağlı olarak aritmi ya da dijital zehirlenmesi görülme riski artar. Kortikosteroidler, amfoterisin B'nin neden olduğu potasyum kaybını arttırır.

Kumarin grubu antikoagülanlarla birlikte kullanıldıklarında, antikoagülan etkiyi, yeni bir doz ayarlaması gerektirecek kadar artırabilir ya da azaltabilir.

Glukokortikoidler, non-steroidal antiinflamatuvarlarla birlikte kullanıldığında, gastrointestinal ülserlerin ortaya çıkma ya da ağırlaşma riski yükselir. Kortikosteroidler, kan salisilat konsantrasyonunu düşürebilir.

Kortikosteroidler, diyabeti olan hastalarda kullanılacaksa, antidiyabetiklerin dozunun yeniden ayarlanması gerekebilir. Glukokortikoidlerle birlikte kullanıldığında,somatotropinin etkisinde azalma görülebilir. Kortikosteroidler, bakteri enfeksiyonlarında kullanılan nitroblue tetrazoliyum testinde yanlış negatif sonuçlara neden olabilir.
Kullanım şekli ve dozu:
Betametazon dipropiyonat kristalleri çok küçük olduğundan, intradermal ve intralezyonel uygulamalarda ince enjektör iğnesi (26 noya kadar) kullanmak mümkündür.

Diprospan steril süspansiyonun,
- Sistemik kortikosteroid gerektiren durumlarda intramüsküler,
- Gerekli durumlarda, doğrudan hasta yumuşak dokunun içine,
- Artritlerde, intraartiküler ya da periartiküler,
- Dermatolojik hastalıklarda, lezyon içine,
- Ayaktaki ya da yumuşak dokulardaki enflamatuvar ve kistik hastalıklarda lokal enjeksiyon olarak uygulanması önerilir.

Diprospan'ın dozu hastalığın türüne, ağırlığına ve alınan yanıta göre hastadan hastaya değişiklik gösterir. Başlangıç dozu olumlu bir yanıt alınıncaya kadar korunmalı ya da ayarlamalar yapılmalıdır. Yanıt alınması gereken süre içinde etki görülmezse, Diprospan tedavisi kesilmeli ve başka tedavi yöntemleri denenmelidir.

Sistemik Uygulama: Sistemik tedavinin söz konusu olduğu durumların çoğunda tedaviye 1- 2 mL ile başlanır ve gerektiğinde tekrarlanır. İntramüsküler enjeksiyon, derin intragluteal olarak uygulanır. Uygulamanın dozu ve sıklığı, hastalığın şiddetine ve alınan yanıta bağlıdır. Uygun tedavilerle kontrol altına alınmış olan lupus eritematosus ve status asthmaticus gibi ağır durumlarda tedaviye 2 mL ile başlanması gerekebilir.
Dermatolojik hastalıkların büyük çoğunluğu intramüsküler kortikosteroid enjeksiyonlarına yanıt verir. Alınan yanıta göre tekrarlanan 1 mL'lik intramüsküler enjeksiyonlar etkili bulunmuştur.
Solunum yolu hastalıklarında Diprospan süspansiyonun intramüsküler enjeksiyonundan birkaç saat sonra semptomlarda düzelme görülmüştür. Bronşiyal astım, saman nezlesi, alerjik bronşit ve alerjik rinitte 1-2 mL'lik dozlar semptomları belirgin bir biçimde düzeltmiştir.
Gerektiğinde tekrarlanan 1-2 ml'lik intramüsküler dozlarla, akut ve kronik bursit tedavisinde çok iyi sonuçlar alınmıştır.

Lokal Uygulama: Ek olarak lokal anestezik kullanılması nadiren gerekli olur. Diprospan süspansiyon ile birlikte lokal anestezik kullanılması isteniyorsa, formülasyonunda paraben içermeyen %1 ya da %2'lik prokain hidroklorür ya da lidokain ile enjektör içinde karıştırılarak uygulanabilir. Benzer lokal anesteziklerin kullanılmasında bir sakınca yoktur; ancak metilparaben, propilparaben, fenol ve bunlara benzer maddeleri içeren anesteziklerden kaçınılmalıdır.
Önce gereken miktarda Diprospan süspansiyon, daha sonra lokal anestezik enjektöre çekilir ve karışması için enjektör hafifçe sallanır. Akut subdeltoid, subakromiyal, olekranon ve prepatellar bursitlerde, bursa içine yapılan 1-2 mL Diprospan süspansiyon enjeksiyonu birkaç saat içinde ağrıyı azaltır ve hareket serbestliği sağlar. Kronik bursit, akut dönem kontrol altına alındıktan sonra daha düşük bir dozla tedavi edilebilir. Akut tenosinovit, tendinit ve peritendinitte tek doz olarak uygulanan Diprospan süspansiyon semptomları genellikle hafifletir. Kronikleşmiş durumlarda ise, hastanın d urumu gerektiriyorsa enjeksiyonlar tekrarlanabilir. Romatoid artrit ve osteoartritte görülen ağrı, hassasiyet ve eklem sertliği, genellikle 0.5-2 mL Diprospan süspansiyonun eklem içine enjekte edilmesinden 2-4 saat sonra azalır. Etki, her iki hastalıkta farklıdır ve vakaların çoğunda 4 hafta ya da daha fazla sürer.

Eklem içi enjeksiyonlar için önerilen dozlar şunlardır:
- Diz, kalça, omuz gibi büyük eklemler için 1-2 mL
- Dirsek, el ve ayak bileği gibi eklemler için 0.5-1 mL
- Ayak, el, toraks eklemleri gibi küçük eklemler için 0.25-0.5 mL

Dermatolojik hastalıklar da lezyon içine yapılan Diprospan süspansiyon enjeksiyonlarına yanıt verebilir. İntradermal tedavilerde Diprospan süspansiyonun 26 no'lu iğne ve tüberkülin enjektörüyle, 0.2 mL/cm2 olarak uygulanması önerilir. Bir hafta içinde herhangi bir dokuya yapılan Diprospan süspansiyonun toplam dozu 1 mL'yi geçmemelidir.
Heloma durum altında görülen bursitler, 0.25 mL dozunda iki enjeksiyon ile kontrol altına alınabilir. Halluks rigidus, digiti quinti varus ve akut gut artriti gibi hastalıklarda semptomlar genellikle hemen hafifler.
Enjeksiyonların çoğu için tüberkülin enjektörü ve 25 no'lu iğne uygundur.

Yaklaşık haftada bir kez Diprospan süspansiyon uygulanması önerilen hastalıklar ve dozlar şöyledir:
- Heloma durum ya da heloma molle altında görülen bursitler: 0.25-0.5 ml.
- Topuk dikeni: 0.5 ml.
- Halluks rigidus üzerinde görülen bursitler: 0.5 ml.
- Sinoviyal kistler: 0.25-0.5 ml.
- Metatarsalji (Morton nevraljisi): 0.25-0.5 ml.
- Tenosinovit: 0.5 ml.
- Küboid kemik periostiti: 0.5 ml.
- Akut gut artriti: 0.5-1 ml.

Olumlu bir yanıt alındıktan sonra, uygun aralıklarla doz yavaş yavaş azaltılarak etkili olan en düşük doz, dolayısıyla da idame dozu saptanır.
Eğer hasta, hastalığına bağlı olmaksızın strese karşı aşırı duyarlıysa, Diprospan süspansiyonunun dozunu yükseltmek gerekebilir. Uzun süreli bir tedaviden sonra ilacın kesilmesine karar verilirse, doz yavaş yavaş azaltılarak kesilmelidir.

Doz Aşımı ve Tedavisi
Semptomlar: Betametazon da dahil olmak üzere, kortikosteroidlerin aşırı dozda alınması hayatı tehdit edici semptomlar oluşturmaz. Diabetes mellitus, glokom, aktif peptik ülser, dijital, kumarin tipi antikoagülan ya da potasyum kaybına yol açan diüretik alımı gibi spesifik kontrendikasyonların bulunmadığı durumlar dışında, birkaç gün süreyle çok yüksek dozlarda kortikosteroid kullanımı çok ciddi sonuçlar doğurmamaktadır.

Tedavi: Kortikosteroidlerin metabolik etkileri, temel hastalığın ya da eşlik eden hastalığın etkileri ya da ilaç etkileşimleri sonucunda oluşan komplikasyonların uygun tedavisi yapılmalıdır. Yeterli sıvı alımı sağlanmalı, serum ve idrar elektrolitleri, özellikle sodyum ve potasyum düzeyleri izlenmelidir. Elektrolit dengesizliği varsa tedavi edilmelidir.

Clarinase Repetabs 20 Tablet

ilaci gonderen by Arkadaş

Formülü:
Her tablette:
Loratadin - 5 mg,
Psödoefedrin sülfat - 120 mg
Boyar madde: Titanyum dioksit
Farmakolojik özellikleri:
Farmakodinamik özellikler
Ciarinase Repetabs'ın farmakodinamik aktivitesi direkt olarak bileşenlerinin farmakodinamik aktivitelerine bağlıdır. Loratadin, selektif periferik Hı-reseptör aktivitesi gösteren bir trisiklik antihistaminiktir. Loratadin'in anlamlı bir H2 aktivitesi yoktur, norepinefrin alımını inhibe etmez ve kalp damar fonksiyonu veya kardiyak pacemaker aktivitesi üzerine pratik olarak bir etkisi yoktur.

Loratadin'in, önerilen dozda kullanıldığında, popülasyonun çoğunluğunda klinik olarak anlamlı bir sedatif ve antikolinerjik etkisi yoktur. Uzun süreli tedavi sırasında, hayati belirtilerde, laboratuvar test değerlerinde, fiziki incelemelerde veya elektrokardiyogramlarda klinik olarak anlamlı bir değişiklik görülmemiştir.

Psödoefedrin sülfat (d-isoefedrin sülfat) 3-aktivite ile karşılaştırıldığında çoğunlukla xmimetik aktivite gösteren sempatomimetik bir ajandır. Psödoefedrin sülfat oral uygulamadan sonra vazokonstriktif özelliği ile nazal dekonjestan etki sağlar. Post-ganglionik sinir uclarından adrenerjik medyatörlerin salımı ile ilişkili indirekt sempatomimetik etkiye sahiptir.

Psödoefedrinin önerilen dozlarda oral kullanımı, kan basıncında artış, taşikardi veya merkezi sinir sistemi eksitasyonu gibi diğer sempatomimetik etkilere neden olabilir.

Farmakokinetik Özellikler
Loratadin: Oral uygulamadan sonra, loratadin hızla ve iyi absorbe olur ve başlıca CYP3A4 ve CYP2D6 tarafından yoğun ilk geçiş etkisine uğrar. Ana metabolit desloratadin (DL) farmakolojik olarak aktiftir ve klinik etkinin büyük bir kısmından sorumludur. Loratadin ve DL maksimum plazma konsantrasyonlarına sırasıyla uygulamadan 1-1.5 saat ve 1.5-3.7 saat (Tmax) sonra ulaşılır.

Loratadin'in; ketakonazol, eritromisin ve simetidin ile birlikte kullanıldığı kontrollü çalışmalarda, loratadin plazma konsantrasyonlarında, klinik olarak anlamlı olmayan (elektrokardiyografik dahil) artış rapor edilmiştir.

Loratadin plazma proteinlerine yüksek derecede (%97 ile %99), aktif metaboliti orta derecede (%73 ile %76) bağlanır.

Sağlıklı bireylerde, loratadin ve aktif metabolitinin plazma dağılım yarı ömürleri sırasıyla 1 ve 2 saattir. Ortalama eliminasyon yarı ömürleri, loratadin için 8.4 saat (aralık = 3 ile 20 saat), ve aktif metaboliti için 28 saat (aralık = 8.8 ile 92 saat)'tir.

10 günlük bir süre içinde, başlıca konjuge metabolitler halinde olmak üzere, alınan dozun yaklaşık %40'ı idrar ve %42si dışkı ile atılmaktadır. Dozun yaklaşık %27'si, ilk 24 saat içinde idrar yolundan elimine edilmektedir. Aktif maddenin %1Tinden azı loratadin ve aktif metaboliti olarak değişmeden atılır.

Loratadin ve aktif metabolitinin biyoyararlanımı verilen doz ile doğru orantılıdır.

Loratadin ve metabolitlerinin sağlıklı erişkin gönüllülerde ve sağlıklı geriyatrik gönüllülerdeki farmakokinetik profili karşılaştırılabilir durumdadır.

Kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda loratadin metabolitlerinin AUC ve pik plazma seviyeleri (Cmax), normal böbrek fonksiyonu olan hastalardaki AUC ve pik plazma seviyeleri (Cmax) ile karşılaştırıldığında artış gösterir. Loratadin ve metabolitlerinin ortalama yarılanma süresi normal hastalarda gözlenen değerlerden farklı değildir. Hemodiyalizin kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda loratadinin veya aktif metabolitlerinin farmakokinetiği üzerine bir etkisi yoktur.

Normal karaciğer fonksiyonu olan hastalarda aktif metabolitlerin farmakokinetik profilinde belirli bir değişim olmazken, kronik alkolik karaciğer hastalarında loratadinin AUC ve Cmax pik plazma seviyeleri iki katına çıkmıştır. Loratadinin ve metabolitlerinin eliminasyon yarılanma ömrü ve sırasıyla 24 saat ve 37 saat olup, bu değerler karaciğer hastalığının şiddetine göre artmaktadır.

Loratadin ve aktif metaboliti emziren kadınlarda anne sütüne geçer.

Psödoefedrin sülfat: Oral uygulamadan sonra, psödoefedrin sülfat hızla ve tamamen absorbe edilir. Etki başlangıcı 30 dakika içinde gerçekleşir ve 60 mg'lık bir doz, 4 ile 6 saat süren bir dekonjestif etkiye sahiptir. Psödoefedrin sülfat karaciğerde tam olmayan bir Ndemetilasyon yoluyla metabolizmaya uğrayarak inaktif bir metabolitine dönüşür.

İnsanlarda, yaklaşık pH 6 değerindeki idrarda, eliminasyon yarı ömrü 5 ile 8 saat arasında değişir. Aktif madde ve metaboliti idrar ile atılır, alınan dozun %55-7S'i değişmeden atılmaktadır. Asidik idrarda (pH 5) atılım hızı artmakta ve etki süresi kısalmaktadır. İdrar alkalinize edildiğinden parsiyel bir geri emilim oluşur.

Psödoefedrin'in plasentayı ve kan-beyin bariyerini geçtiği varsayılmaktadır. Aktif madde emziren annenin sütüne geçer.
Endikasyonları:
Clarinase Repetabs; nazal konjesyon, aksırma, rinore, kaşınma ve göz yaşarması dahil alerjik rinit ve soğuk algınlığında görülen belirtilerin tedavisinde kullanılır.
Kontrendikasyonları:
Clarinase Rebetabs tablet, bileşiminde bulunan maddelere, adrenerjik ilaçlara ya da kimyasal yapıları benzer maddelere karşı aşırı duyarlığı ya da idiyosinkrazisi bulunan hastalarda kullanılmamalıdır. Clarinase Rebetabs tablet, monoamino oksidaz inhibitörü tedavisi gören, ya da son on gün içinde bu tür bir tedavi uygulanan, dar açılı glokom, idrar retansiyonu, ağır hipertansiyon, ağır koroner arter hastalığı veya hipertiroidisi bulunan hastalarda kullanılmamalıdır.
Uyarılar/Önlemler:
Önerilen doz ve tedavi süresi aşılmamalıdır.
60 yaş ve üzerindeki hastalarda, sempatomimetik ilaçlarla yan etki görülme olasılığı daha yüksektir. Kombinasyonun güvenirliği ve etkinliği bu hastalarda belirlenmemiştir ve uygun doz önerisi için yeterli veri mevcut değildir. Bu kombinasyon ürünü 60 yaş ve üzerindeki hastalarda kullanılmamalıdır.
Böbrek ve karaciğer yetmezliği: Böbrek ve karaciğer yetmezliği olan hastalarda formülasyonun güvenirliği ve etkinliği belirlenmemiştir ve uygun doz önerisi için yeterli veri mevcut değildir. Bu kombinasyon ürünü böbrek ve karaciğer yetmezliği olan hastalarda kullanılmamalıdır.
Hastalar hipertansiyon, taşikardi, palpitasyon veya kalp aritmileri, bulantı veya başka bir nörolojik belirti (baş ağrısı veya baş ağrısında artış) durumunda tedaviyi kesmeleri için bilgilendirilmelidir.
Sempatomimetik aminler, hipotansiyonun eşlik ettiği kardiyovasküler kolaps veya konvülziyonlarla birlikte olan merkezi sinir sistemi stimülasyonuna neden olabilir. Bu etkilerin çocuklarda, yaşlılarda veya aşırı doz olgularında olma olasılığı daha yüksek olabilir (Bknz. Doz aşımı)
Dijitalis alan hastalarda, kardiak aritmileri, hipertansiyonu, miyokard enfarktüsü, diabetes mellitus, mesane boynu obstrüksiyonu veya bronkospazm öyküsü olan hastalarda dikkatli olunmalıdır.
Clarinase Repetabs psödoefedrin içermesinden dolayı, tanısı konmuş veya şüpheli konjenital uzamış QT Sendromu veya Torsades de Pointes hastalarında kullanımından kaçınılmalıdır.
Glokom, stenoz yapan peptik ülser, piloro duodenal obstrüksiyon, prostat hipertrofisi, vezi kal serviks obstrüksiyonu, kardiyovasküler hastalık ve göz içi basıncında artış olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır.
Dekonjestanlar, anoreksojenikler veya amfetamin tipi psikostimülanlar, antihipertansif ajanlar, trisiklik antidepresanlar ve başka antihistaminleri kapsayan diğer sempatomimetiklerle birlikte tedavide dikkatli olunmalıdır.
Ergot alkaloidi vazokonstriktörlerle tedavi edilen migren hastalarında dikkatli olunmalıdır.
Diğer merkezi sinir sistemi stimulanlarında olduğu gibi psödoefedrin sülfat da kullanım suistimali riski taşımaktadır. Kullanılan doz miktarının artırılması nihai olarak toksisite oluşturabilir. Sürekli kullanım doz aşımı riskinde artma ile sonuçlanabilecek toleransa neden olabilir. İlacın hızla bırakılması depresyona neden olabilir.
İndirekt sempatomimetik ajanlarla tedavi sırasında uçucu halojenli anestetikler kullanıldığında perioperatif akut hipertansiyon oluşabilir. Bu nedenle, eğer cerrahi planlanmışsa anesteziden 24 saat önce tedavi kesilmelidir.
Atletler psödoefedrin'in pozitif doping testine yol açabileceği konusunda bilgilendirilmelidir. Antihistaminler dermal reaktivite indeksine pozitif reaksiyonları önleyebileceğinden veya azaltabileceğinden, Clarinase Repetabs deri testlerinden en az 48 saat önce kesilmelidir.

Araç ve makina kullanımı üzerine etkisi
Loratadin alan hastalarla yapılan klinik çalışmalarda, taşıt kullanma yeteneğinde bir bozulma görülmemiştir. Ancak, bazı kişilerde çok nadir olarak taşıt ve makine kullanma yeteneğini etkileyebilen uyuşukluk görülebilir.
Psödoefedrin sülfatın psikomotor performansı bozması beklenmemektedir.

Gebeler ve Emziren Annelerde Kullanım
Gebelik Kategorisi: C'dir.
Ciarinase Repetabs'ın gebelerde güvenilirliği gösterilmemiştir. Psödoefedrin gebelerde rahim kan akımını azaltmaktadır. Ciarinase Repetabs gebelikte kontrendikedir.
Loratadin ve psödoefedrin sülfat, anne sütüne emziren annelerde Ciarinase Repetabs kullanımı önerilmemektedir.
Yan etkiler/Advers etkiler:
Önerilen dozların kullanıldığı klinik çalışmalarda, Clarinase Repetabs kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan yan etkilerin oranı, uykusuzluk ve ağız kuruluğu dışında plasebo ile kıyaslanabilir düzeydedir. Clarinase Repetabs ve plaseoo tablet kullanımına bağlı olarak görülen diğer yan etkiler başağrısı ve uyku artışıdır.

Daha seyrek olarak görülen yan etkiler sıklık sırasına göre, sinirlilik, sersemlik,
halsizlik, bulantı, karın ağrısı, iştahsızlık, susama, tasikardi, farenjit, rinit, akne, kaşıntı, deri döküntüsü, ürtiker, artralji, konfüzyon, disfoni, hiperkinezi, hipoestezi, libido azalması, parestezi, tremor, vertigo, yüz ve boyun bölgesinde kızarıklık postürel hipotansiyon, terleme artışı, görme bozuklukları, kulak ağrısı, kulak çınlaması, tat duyusu bozuklukları, ajitasyon, apati, depresyon, öfori, paroneri, iştah artısı, dışkılama allışkanlıklarında değişme, dispepsi, geğirme, hemoroid, dil rengi değişiklikleri, dil ile ilgili hastalıklar, kusma, geçici karaciğer fonksiyon bozuklukları, dehidratasyon, kilo artışı, hipertansiyon, palpitasyon, migren, bronkospazm, öksürme, dispne, burun kanaması, nazal konjesyon, aksırma, burunda iritasyon, disüri, miksiyon bozuklukları, noktüri, poliüri, idrar retansiyonu, asteni, bel ağrısı, kramp, isteksizlik ve adale sertliğidir. Loratadin kullanımına bağlı olarak nadiren alopesi ve anaflaksi görüldüğü bildirilmiştir.

BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

15 dakika içinde kusma görülmezse ipeka şurubu dozu tekrarlanmalıdır. Özellikle çocuklarda aspirasyona karşı dikkatli olunmalıdır. Kusmadan sonra, midede kalan ilacın bağlanması amacıyla aktif kömür su ile karıştırılarak verilebilir. Kusturma işlemi basarısız olur ya da kontrendike ise, mide lavaji yapilmalidir. Lavaj solüsyonu olarak, Özellikle çocuklarda serum fizyolojik tercih edilmelidir. Erişkinlerde çeşme suyu kullanılabilir. Mide lavajında, verilen suyun en yüksek oranda geri alınmasına dikkat edilmelidir. Salin katartikler, osmos ile barsak içine su çektiklerinden, barsak içeriğinin hızla seyreltilmesinde yararlı olabilir. Hemodiyalizin yararlı olup olmadığı bilinmemektedir. Acil tedaviden sonra, hasta tıbbi gözetim altında tutulmalıdır. Doz aşımı belirtilerinde semptomatik ve destekleyici tedavi uygulanır. Stimulan ilaçlar (analeptik ilaçlar) kullanılmamalıdır. Hipotansiyonun tedavisinde vazopresörler kullanılabilir. Konvülsiyonlan kontrol etmek amacıyla kısa etkili barbitüratlar, diazepam veya paraldehit kullanılabilir Hiperpireksi durumunda, özellikle çocuklarda, hastanın çeşme suyu ile ıslatılmış süngerle silinmesi veya hipotermik battaniye kullanılması gerekli olabilir.
Apne durumunda solunum desteği gereklidir.
İlaç etkileşimleri:
Psikomotor performans araştırmalarında, loratadin alkolle birlikte alındığında, alkolün etkilerini güçlendirici bir etkisinin bulunmadığı gösterilmiştir. Sempatomimetik ilaçlar, monoamino oksidaz kullanan hastalarda hipertansiyon krizi dahil hipertansif reaksiyonlara neden olabilir. Metildopa, mesamilamin, rezerpin ve veratrum alkoloidlerinin antijhipertansif etkileri, semptomimetik ilaçların kullanılmasıyla azalabilir. Beta-adrenerjik blokerler de sempatomimetik ilaçlarla etkileşebilir. Pseudofedrin, dijital ile birlikte kullanıldığında ektopik pacemaker aktivite artışı görülebilir. Antasitler, pseudoefedrinin emilimini arttırır, kaolin azaltır.

Labaratuvar araştırmaları üzerindeki etkiler: Antihistaminik ilaçlar, deri reaktivitesini gösteren pozitif reaksiyonları önleyebileceği ya da azaltabileceği için, deri testlerinden 48 saat önce kullanımlarına son verilmelidir. Serum kreatin fosfokinazın kardiyak izoenzimi MB içeren serum örneğine in vitro olarak pseudoefedrin ilave edilmesi, enzimin aktivitesini dereceli olarak inhibe eder. Bu inhibisyon altı saatte tamamlanır.
Kullanım şekli ve dozu:
Erişkinler ve 12 yaş üzerindeki çocuklar: Clarinase Repetabs günde 2 kere 1 tablet olarak su ile yutulmalıdır. Clarinase tablet aç karnına veya tok karnına alınabilir. Ezilmeden, kırılmadan ve çiğnenmeden yutulmalıdır.
12 yaş altındaki çocuklara Clarinase tedavisi uygulanmamaktadır. Bu populasyon için, Clarinasenin kullanımı ile ilgili henüz etkinlik ve güvenilirlik çalışmaları yapılmamıştır.
Clarinase ile tedavi olabildiğince kısa süreli olmalıdır ve semptomlar geçer geçmez kesilmelidir. Tavsiye edilen süre kronik tedavi sırasında psödoefedrinin etkisi zamanla azaldığı için, yaklaşık 10 gün olmalıdır. Üst solunum yolu mukozasının konjestif durumu düzeldikten sonra, gerekiyorsa tedaviye sadece bir antihistaminik ile devam edilebilir.
Clarinase 60 yaş üzerindeki hastalarda, böbrek ve karaciğer yetmezliği olan hastalarda kullanılmamalıdır. (Bkz: Uyarılar ve Önlemler)

Doz Aşımı Halinde Alınacak Tedbirler
Bugüne kadar, Clarinase Repetabs ile ilgili olarak doz aşımı bildirilmemiştir. Doz aşımı durumunda, genel olarak semptomatik ve destekleyici tedaviye derhal başlanmalı ve gerekli olduğu sürece devam edilmelidir.

Doz aşımının belirtileri, merkezi sinir sistemi depresyonundan (sedasyon, apne, dikkat kaybı, siyanoz, koma, kardiyovasküler kollaps) stimulasyonuna (uykusuzluk, halusinasyon, tremor veya konvülsiyon), ölüme kadar değişebilir. Öfori, heyecanlanma, tasikardi, palpitasyon, susama, terleme, bulantı, sersemlik, kulak çınlaması, ataksi, bulanik görme ve hipertansiyon ya da hipotansiyon, doz aşımının diğer belirtileri olabilir. Atropinin etkilerine benzer belirtiler (ağız kuruluğu, pupillalarda genişleme, yüz ve boyun bölgesinde kızarma, hipertermi ve gastrointestinal belirtiler) ile merkezi sinir sistemi stimulasyon belirtilerinin ortaya çıkma olasılığı, özellikle çocuklarda
daha yüksektir. Yüksek dozlardaki sempatomimetik ilaçlar, baş dönmesi, başağrısı, bulantı, kusma, terleme, susama, tasikardi, prekordiyal ağrı, palpitasyon, miksiyon güçlüğü, adale güçsüzlüğü ve gerginliği, anksiyete, hareketlilik ve uykusuzluğa neden olabilir. Birçok hastada delüzyon ve halüsinasyonlarla seyreden toksik psikoz görülebilir. Bazı hastalarda kalp aritmileri, dolaşım kollapsı, konvülsiyon, koma ve solunum yetmezliği meydana gelebilir.

Tedavi: Hasta kendiliğinden kusmuş olsa bile kusturulmaya çalışılmalıdir. İpeka şurubu ile farmakolojik olarak kusturma yeğlenmelidir. Ancak, şuuru kapalı hastalarda kusturma uygulanmamalıdır. Ipeka şurubunun etkisi, fizik aktivite ve 240-260 ml su uygulaması ile ortaya çıkar.

60 yaşın üzerindeki hastalarda, pseudoefedrin gibi sempatomimetik aminlerle yan etki görülme olasıliğı daha yüksektir. Bu nedenle, yaşlı hastalarda bu tür formülasyonlar kullanılırken dikkatli olunmalıdır.

Ağır karaciğer yetmezliği olan hastalarda loratadinin klirensi azalabileceğinden,
daha düşük dozlarla tedaviye başlanmalıdır. Başlangıç dozu olarak günde bir tablet önerilir.

Loratadinin ilaç bağımlılığına yol açtığını gösteren herhangi bir bilgi mevcut değildir. Diğer merkezi sinir sistemi stimulanlarında olduğu gibi pseudoefedrin sülfat kullanımında da ilaç suistimali görülmüştür. Yüksek dozlara alındığında, siklıkla ruhsal durumda canlanma, iştah azalması ve fiziksel enerji, mental kapasite ve dikkat artışı hissedilir. Anksiyete, iritabilite ve konuşma artışı da görülebilir. Merkezi sinir sistemi stimulanlarının sürekli kullanılması tolerans gelişmesine neden olur. Kullanılan doz miktarının artırılması sonucunda toksisite meydana gelir. İlacın hızla bırakılması depresyona neden olabilir. Clarinase Repetabs'ın 12 yaşından küçük çocuklarda güvenilirliği ve etkinliğini gösteren çalışmalar yapılmamıştır.